İşveren markası nedir?

 

Markaların müşterilerine konuşmasına hepimiz alışığız. Fakat artık devir değişiyor ve markalar pazarlama stratejilerinde sadece müşterilerini değil, çalışanlarını ve gelecekteki çalışanlarını da düşünmek durumundalar.

Biliyoruz ki iş hayatından beklentiler çok değişti ve bunu sadece bir jenerasyona özel olarak görmek çok doğru olmaz. Kişilerin kendilerini daha iyi yansıtacakları, kültürüne dahil olabilecek ve gururla ismini temsil edecekleri şirketleri aradıkları, bunu bulamadıklarında da aramaya devam etmekten çekinmedikleri bir dönemdeyiz. Yetenek çekmek isteyen kurumlara ve yöneticilere çok iş düşüyor. Artık sadece müşterilere satış yapmadıklarını farketmek bunlardan biri.

Literatürde “Internal marketing” diye geçen kavram, çalışanların bir markayı satmadan, ya da onun için çalışmadan önce, kendilerinin net bir şekilde onu anlaması gerektiğini söylüyor. Bu aslında şu demek “bir marka veya ürünü öncelikle onu satacak olanlara satmak”. Hatta “Systems marketing” dediğimiz pazarlama stratejisi şirket, müşterileri ve çalışanlarını içine alıyor ve diyor ki, müşteriler şirketin stratejilerinde bir ortaktır, şirket çalışanları ve markanın kendisi ile ilişkileri sayesinde stratejiye direk etki ederler. Kısacası, müşteriler, çalışanlar ve kurum birbirine her zamankinden daha yakın olmalı.

Şirket etkinlikleri, ekipçe gidilen motivasyonel tatiller ya da ödüllendirme sistemleri gibi uygulamalar aslında uzun zamandır markaların çalışanlarının gözünde de “aşk markası” olabilmesini amaçlıyor. Fakat işveren markası bunlardan çok öte bir kavram.

İşveren markası nedir?

“İşveren markası” bir markanın çalışanları ve farklı paydaşları (iş ortakları, sektördeki şirketler gibi) gözündeki imajıdır. Bu bir resim gibi marka tarafından çizilir ver herkes tarafından yorumlanır. Bu resmin içinde bir şirketin değerleri, kuralları, kültürü ve işveren olarak sunduğu imkanlar vardır. Bu resim sizin iş görüşmesine giderken ya da bir mülakata girmeden hemen önce, gözünüzün önünde canlandırdığınız resimdir.

Markalar bu resmi çizerken şu nihai amaçları taşırlar:

  • Yetenekli kişiler için çekici bir işveren olmak
  • Çalışanların kurum içinde mutlu olmaları ve doğru yerde çalıştıklarını hissetmeleri
  • Çalışanların şirkete ve işlerine bağlanmaları, daha uzun süre kalmaları
  • Şirketin hedeflerinin ve kültürünün herkes tarafından net olarak anlaşılması ve paylaşılması

Herhangi bir iletişimde karşımızdakine inanmamız ve onu takip etmemiz için önemli olan şeyler vardır. Benim için işveren markası iletişimi konusunda önemli olan faktörler de şunlar; samimiyet, paylaşımcı ruh, açık iletişim ve adaletli yaklaşım.

Samimiyet

Samimiyet kurumu olduğu gibi anlatabilmektir. Bir hayal dünyası yaratıp çalışanların kurumla ilgili hislerinden farklı bir imaj sunmak, ya da iş arayanların sunulandan farklı bir kurum ortamı bulmalarına neden olmak samimi olmaz. Samimi olabilmek için de öncelikle şirketin kendisini objektif değerlendirebilmesi gerekir. Bunun için rakamların ötesinde, şirketin “iç sesi”ni, yani çalışanlarını, dinlemek önemlidir.

Paylaşımcı Ruh

Paylaşımcı ruh, şirketin tecrübesini, belki bir konudaki spesifik bilgisini, ya da imkanlarını açmaktan çekinmemesi, bilgi kıskançlığı yapmamasıdır. Son dönemde sıklıkla atölyelerinin, ofislerinin kapılarını herkese açan markaları duyuyoruz. LVMH grubunun düzenlediği Les journees particulieres gibi.

Açık İletişim

Açık iletişim, eleştirilere, yorumlara, sorulara açık, bu tür etkileşimlere de hazır olmaktır. Dijital dünyada yaşıyoruz artık, herhangi bir video, haber ya da yazı, iyi ya da kötü yorumlar alabilir. Kurum olarak bunlara nasıl cevap verdiğiniz, ya da verip vermediğiniz, işveren markanızın parçasıdır.

Adalet

Adalet, çalışanların ve çalışmayı düşünen herkesin bir kurumda aradığı özelliklerden biri adaletli davranış. İşveren markasını yansıtırken hem kurum içindeki farklı renklere, kişiliklere fırsat vermek, hem iyi yanları hem zorlukları özgürce anlatabilmek bu duyguyu kuvvetlendirir.

İşveren Markası Üzerine Örnekler

Moda sektöründe işveren markası ile ilgili çalışmalar özellikle son dönemde çok arttı. LcWaikiki ve Silk & Cashmere bunlara örnek. LC Waikiki çalışanları ile röportaj yapıyor ve şirketi 360 derece sanal gerçeklik ile tanıtıyor. Silk & Cashmere ise instagramda “Capra” serisi başlattı. Her ay şirket çalışanlarından bir “Capra” seçiyor ve tanıtıyor.

Bu çalışmaların artmasının nedenlerinden biri kuşkusuz sektörün sadece Türkiye’de değil, globalde çektiği yetenek sıkıntısı. Okullar mezunlarına iş fırsatı yaratmakta zorlanıyor, şirketler yetenek bulamamaktan şikayetçi, iş arayanlar da iş bulamamaktan. Bu kısır döngünün içinde, kendini daha çok anlatan şirketlerin rakiplerine göre avantajlı olacağına inanıyorum. İşte bu inançla modakariyeri.com’u kurdum. Bu platform da şirketler, okullar ve moda sektörüne gönül veren kitle arasında köprü olmayı hedefliyor.

Adidas

Vermek istediğim başka bir örnek de Adidas’tan. Adidas’ın bir kurumsal blogu var ve bu blog çok aktif. İçerikler çok çeşitli ve kurumun kültürünü çok iyi yansıtıyor. Bu içerikler sürdürülebilirlikten, spor ile yaşama ve kariyer seçimlerine kadar uzanıyor. Yazarların bazıları Adidas’ta çalışıyor fakat Adidas herkesi içerik yaratmaya davet ediyor. Bu da paylaşımcı bir izlenim yaratıyor.

Spor psikoloğundan ofis tüyoları, sporculardan motivasyon tavsiyeleri ya da kariyer koçlarından öncelikleri belirleme üzerine öneriler…Bu blog gerçekten de Adidas’ta çalışma isteği uyandırıyor. Adidas samimi bir şekilde stratejileri ile ilgili bilgi paylaşırken aynı zamanda farklı kişilerin fikirlerini bu blogda paylaşmasını mümkün kılıyor.

GamePlan A

The place for creators and entrepreneurial minds with an athlete’s heart.

Siz hangi markalar hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak isterdiniz? Çalışmayı hayal ettiğiniz ve içini tanımak istediğiniz bir şirket var mı?

Aslı Özbek

Aslı 2004 yılından beri moda sektöründe çalışıyor. Milano ve Paris'te başlayan kariyerinin büyük bölümü lüks perakende sektöründe geçti.

Henüz Yorum Yok

Cevap Bırak

E-Posta adresiniz yayımlanmayacak.