André Courrèges, 1923’te Fransa’nın Basque yöresindeki Pau şehrinde doğdu. Dağlara ve tarihle çevrili olan büyüdüğü yerin verdiği ilhamı hayatı boyunca beraberinde taşıyacaktı: “Pau’yla, doğduğum yerle, göklerimle, dağlarımla bağlantım hala çok güçlü, gücümü oradan alıyorum. Pau küçüklükten itibaren hayatıma yön verdi. Ergenliğiniz bittiğinde, ölürsünüz. Ben, benimkini hala güçlü bir şekilde içimde hissediyorum.”
Zengin bir İngiliz ailesinin kahyası olan babası, sanatla ilgili mesleklere şüpheyle yaklaşıyordu. Andre 15 yaşında sanat okumak istediğini söylediğinde onu hiç ciddiye almamış, “sen mühendis olacaksın” demişti. O da babasının sözünü dinleyip inşaat mühendisliği okudu. Bir anda kendisini mühendislik araştırması yapan 50 kişilik bir ekibin başında bulmuştu, ve daha sonra bu dönemi “dünyanın en mutsuz adamıydım” diye tanımlayacaktı. Tahammülü tükendiğinde, bol kazançlı işini bıraktı ve bir terzinin yanında erkek ayakkabı ve giysi tasarımcısı olarak iş buldu. 1941-1945 arasında, yani II. Dünya Savaşı’nda ise, orduda pilot olarak görev alacaktı.
Tasarım Hayatı
Savaş dönüşünde, Paris’te bir terzinin yanında erkek ayakkabı ve giysi tasarımcısı olarak iş buldu. Daha sonra hayranı olduğu ve hayatının ilerki dönemlerinde dahi akıl hocası olarak görmeye devam ettiği Balenciaga’nın yanında işe girerek burada 10 yılını geçirdi. Kendi moda evini açmak için sabırla ustasının “hazırsın” demesini bekleyen Courrèges, kendisinin maddi desteğini de alarak 1961’de kendi adı altında tasarlamaya başladı. Balenciaga’da çalışırken tanıştığı eşi Coqueline ise, hayatı boyunca yaratıcı partneri olarak kendisiyle birlikte çalışacaktı; markasının logosundaki AC harfleri, aslında “André Courrèges” değil, “André et Coqueline” anlamına geliyor.
Courrèges Tasarımı
Moda dünyasının Courrèges’in yenilikçi estetik anlayışına yetişmesi ise birkaç seneyi daha aldı. 61 yılında kurulan moda evinin dikkatleri üzerine tam anlamıyla çekmesi ise 1964 ilkbahar-yaz koleksiyonu ile olacaktı. Bu koleksiyon, gövdeyi keskin açılarla şekillendiren mini elbiseler ve pantolon takımlardan oluşuyordu. Kıyafetlerin çoğu karın bölgesini açıkta bırakıyordu ve mankenlerin üzerine sütyensiz giydirilmişlerdi. Bu kıyafetler, düz botlar, büyük gözlükler ve kasklarla tamamlanmıştı. Bu keskin hatlar, beyaz ve gümüş renkleriyle birleştirildiğinde, kendilerine takılan “uzay çağı” lakabını oldukça haklı kılıyorlardı. Gözleri üzerinde toplayan bu koleksiyon, “Courrèges estetiği”nin olgunlaştığının habercisiydi, ve bu koleksiyonda kullandığı keskin hatlar, mini etekler, renkler ve gençliği ve geleceği arayan sportif estetik, kendisinin tasarım imzası olarak yer edecekti.
Aynı dönemde yıldızları yükselen Pierre Cardin ve Paco Rabanne’la birlikte modanın girdiği bu genç ve fütüristik yolun öncüleri olmuşlardı. Courrèges’in imzasını attığı yenilikler sadece kesimlerde değil, aynı zamanda tekstildeki yenilikleri kullanışındaydı da. Deterjanların ortaya çıkardığı göz acıtıcı parlaklıkta beyazlar kullanıyor; süslemelerini Rhodoid isminde petrolden değil, bitkilerden üretilmiş şeffaf bir plastikle güçlendiriyordu. Dönemin yenilikleri arasında olan likralı kumaşlar da favorileri arasındaydı. Kullandığı metal süslemeler ise bunların yarattığı uzay çağrışımındaki parlaklığa bir katman daha ekliyordu.
Courrèges, usatası Balenciaga’nın kumaşla ilişkisinden hayli etkilenmekle birlikte, tasarladığı kadın ideali ondan bambaşkaydı. Balenciaga’nın kıvrımları vurgulayan kesimlerinin aksine, onunkiler feminenlikle özdeşleştirilmiş vücut şekillerini alabildiğine ortadan kaldırarak genç, sportif vücutları vurguluyordu. Bu estetik tutum, yükselmekte olan gençlik kültürü tarafından çabucak benimsenmekle birlikte, fazlasıyla tartışmaya da yol açmıştı. Rakiplerini eleştirmek için hiçbir fırsatı kaçırmayan Coco Chanel, onu küçük kızları kadınlara yeğlemekle suçlamıştı. Kendisi ise tasarladığı kadın idealini “belli bir vücut tipi değil” diye açıklıyordu “ancak belli bir hayatı yaşıyor. Aktif bir kadın, hızlı hareket ediyor, çalışıyor, ve genellikle modern, zeki kıyafetler giyecek kadar genç ve modern. Çoğunlukla Amerikalı, onlar genellikle yeni fikirleri benimsemekte Fransızlardan çok daha hızlı oluyorlar”.
Uzay çağı hayalinin yanı sıra, Courrèges’in en büyük ilham kaynaklarından biri de spordu. Kırsal alanda keçirdiği gençliğinde zamanının çoğunu spor yaparak geçirmiş, dağlara tırmanmış, futbol oynamış, uzun mesafe koşulara katılmıştı. Gençliğinde takım sporları oynayarak geçirdiği zamanı ise “karakteri güçlendirmek için en iyi okul” olarak anıyordu.
Courrèges Yaşam Tarzı
Süregelenin, aklında bir moda markası olmanın çok ötesinde bir hayal vardı; bir Regresyon yaşam tarzı hayal ediyordu. Bu büyüme hayaliyle moda evinin yarısını ve parfüm haklarının tamamını 1968’de Loreal’e devretti. Bundan aldığı ivmeyle hayali olan gümüş kaplı mekanı açtı, toplu üretime girişti ve Pau’da bir fabrikaya yatırım yaptı. Ancak bu yükseliş uzun soluklu olmayacaktı.
1960’lar modasıyla neredeyse eş anlamlı hale gelen Courrèges ismi, modanın ani bir dönüşle uzay hayalinden Woodstock rüyasına yönelmesiyle havada kaldı. Markanın son derece belirgin estetik imzası, artık spor dünyası dışında modaya hakim olan duruştan oldukça uzak kalmıştı. Bu alanda hala önde gidiyor oluşu, 1972 olimpiyatları esnasında milli kostümleri tasarlamasıyla görevlendirilmesinden belliydi. Belki Courrèges o noktada bir lüks spor markası olmayı seçseydi, markanın gidişatı çok farklı olabilir, şimdinin moda dünyasında “Athleisure” akımının önünü çekmiş olabilirdi.
Günümüzde Courrèges
Markanın vizyonunda her daim bir moda evi olmaktan öte, bir “tasarım evi” olmak vardı. 1973’te erkek giyimi üretmeye başlayan marka, 1973’te Honda’yla iş birliğine giderek bir scooter motor tasarımına imza atmıştı. Marka birkaç kez el değiştirdikten sonra kontrolü bir kez daha ele geçiren André ve Coqueline Courrèges, markayı 2011’de pazarlamacılar Jacques Bungert ve Frédéric Torloting’e sattı. Markanın yeni sahiplerinin vizyonuysa, André ve Coqueline’in bu “tasarım evi” fikriyle örtüşüyor; marka için giyim ve aksesarların dışında, mimari, tasarım, müzik ve elektrikli arabalara kadar uzanan proje ve ortaklıklara imza atıyorlar. 2015’te markaya katılan kreatif direktörler Sébastien Meyer ve Arnaud Vaillant ise, markayı uzun bir aradan sonra podyumlara döndürdü. Courrèges mirasının belirgin olduğu minimal sunumlar, eleştirmenlerden ortalama tepkiler aldı. 2016 yılında Parkinsons hastalığıyla uzun bir mücadeleden sonra hayatını kaybeden André Courrèges mirasının akıbetini zaman gösterecek.
– Yazının tüm hakları yazara ve modakariyeri.com’a aittir. Kopyalanması ve izinsiz kullanılması yasaktır.