Aralık, Ocak ve Şubat ayları kış mevsimini sevenler için dağ ve kayak sezonunu müjdeler. Moda dünyasına gelirsek de daha önce kaleme aldığımız moda ve olimpiyatlar yazısında olduğu gibi spor ve moda her zaman ayrılmaz ikili olmuştur. Tenis, binicilik gibi sporlar bu ilişkide hep aklımıza gelirken, nedense kayak ve moda ilişkisi daha geri planda kalıyor. Oysa ki kayak aslında moda dünyasına sandığınızdan çok daha yakın.
Kayak Kıyafetlerinin Tarihi Nereye Dayanıyor?
Kayağın tarihine ve moda dünyasıyla bu ilişkisinin nerede başladığına bir göz atalım. Kayak sporunun tarihi 1800’lü yılların Kuzey Avrupa’sına dayanıyor. Kesin olarak bilinmese de kayağın İsveç veya Norveç’ten çıktığı iddia ediliyor. 1800’lerde askerlere kondüsyon ve çalışma amaçlı uygulatılan kayak, 1900’lü yılların başlarında Avrupa elitlerinin Avusturya ve İsviçre’deki dağlara spor amaçlı gitmelerine yol açtı.
1900’lü yılların başlarında kadınlar uzun etekler/elbiselerle kaysalar da 20’li yılların başlarından itibaren birçok kadın kayakta, pratikliğinden dolayı pantolonu tercih etmeye başlamış. Bu durumda, dönemde değişmekte olan moda algısı ve kadının özgürleşmeye başlamış olmasının da etkisi büyük.
Devam etmekte olan 1. Dünya Savaşının etkisini de 20’li yılların kayak kıyafetlerinde görmek mümkün. Askeri üniformalardan ilham alınan tulumlar 20’li yılların en çok tercih edilen kayak üniforması olmuştur. Fashion and Museums kitabında da bahsedildiği üzere 20’li yıllarda her ne kadar kadınların kayak kayması normalleşse de, bu spor hala üst sınıfa ait bir durumdu.
30’lu yıllarda kayak sporu Avrupa’nın jet sosyetesinin dışında Hollywood ünlülerinin de dikkatini çekmeye başlıyor. Hollywood sinemasının çıkış yaptığı ve modanın sinemayla başabaş yürüdüğü bu dönemde pek çok ünlü kayağı keşfetmeye başlıyor.
40’lı yıllarda tulum yerine daha çok iki parça kayak kıyafetlerinin yaygınlaştığı ve kayak ceketlerinin hem iç hem dış kullanılabilir tasarlandığı yıllardı. Kayağın 30’lu yılların sonunda kış olimpiyatlarında yer almasıyla savaş sonrası Avrupa’da pek çok kayak sporcusu ve kayak markası çıkmaya başlamıştı. 50’ler özellikle kayak kıyafetlerinde tasarımcıların daha fazla renk kullanmaya başladığı bir dönem oldu.
40’lar ve 50’li yıllarda kumaş üretiminde yaşanan gelişmeler, kayak sektörünü epey derinden etkiledi. 1949 yılında Balenciaga’nın kayak kıyafetlerinde cracknyl (parlak ve su geçirmeyen bir çeşit sentetik kumaş) kullanmasının ardından kullanım pratikliği ve su geçirmemesi sebebiyle sentetik kumaşlar daha çok tercih edilmeye başlandı. 50’li yıllar, hem tasarımcıların kayak kıyafetine önem verdiği hem de birçok markanın spor giyime yöneldiği bir dönem olmuştu. Tıpkı Moncler’in kuruluşu gibi. 50’li ve 60’lı yıllarda dünyanın zenginleşmesi ve seyahat etmenin kolaylaşmasıyla kayak yavaş yavaş jet sosyeteye ait olmaktan çıkmaya başladı.
60’lar ve 70’lerde ise pek çok tasarımcı hali hazırda kayak kıyafetleri tasarlamaktaydı. Tıpkı Givenchy, Balenciaga ve Emilio Pucci gibi. Lüks markaların haricinde daha farklı gelir gruplarına hitap edecek spor giyim mağazaları/markaları da hizmet vermekteydi.
Peki Ya Günümüzde Kayak ve Moda İlişkisi Nasıl?
Günümüz lüks markalarının kayakla arası nasıl? Dolce& Gabbana, Fendi ve hatta Chanel gibi birçok marka hala kayak koleksiyonu üretmeye devam ediyor. Hatta bazı markalar giyim ürünlerinin de ötesine geçip, marka logolu kayaklar satışa sunuyorlar. Sonuçta lüks markalar müşterilerinin her alandaki ihtiyaçlarına dokunmayı amaçlıyor. Kayak her zaman elit ve masraflı bir spor olarak anıldığı için birçok lüks markasının bu sporla eşleşmesi kaçınılmazdı.
Aslında kayak kostümündeki birçok öğe tamamen pratikliğe dayanıyor. Bu üniformada pratik ve kullanım amacı olmayan hiçbir şeye yer yok. Bu lüks, eksi derecelerde vücudu koruyacak, kazalarda minimum yaralanma ve zedelenmeye neden olacak şekilde tasarlanıyor. Günümüzde iyi bir kayak koleksiyonu tasarlamak markalar için hayli zor. Yaratıcılık, pratiklik ve ergonomiyi birleştirebilmek iyi bir kayak üniforması tasarlamak için başlıca ihtiyaç duyulanlardan.
Podyumlara ve birçok lüks markanın parçalarına baktığımızda bu ilişkiyi pekiştirebiliyoruz. Markalar için kayak kıyafetleri koleksiyonlara ilham kaynağı olmuş durumda. Aslında kayak modasını sadece kayakla özdeşleştiremeyiz, her türlü soğuk hava ve kış mevsiminde bu iki konsept birbirine adeta ilham kaynağı olmuştur. Aksesuarlar da bu spor dalından bir hayli etkilenmekte. Buna en güzel örnek olarak kayak gözlüğünü gösterebiliriz. Asıl amacı gözleri beyaz karlardan ve tipiden korumak olan bu gözlükler tasarımcılar tarafından günlük kullanılan ilgi çekici aksesuarlara dönüştürülüp, koleksiyonlarda sergilendi bile.
Bir başka örnek de hepimizin bir aşk/nefret ilişkisi beslediği Moon Boots- yani Türkçe anlamıyla : ay botları. 1970’lerde tasarlanan bu botların asıl kullanım amacı, dağdaki kişileri kayak yapmadıkları zamanlarda sıcak tutması ve kaymayı engellemesi. Ama eminiz siz de ortada kar yokken şehirde bunları giyenlere sıklıkla rastlamışsınızdır.
Kış mevsimi geldiğinde, birçok editoryal çekimde kayak ve dağ konseptlerini görmeye başlıyoruz. Üstelik dergilerin bu bağlantısı sadece bu çekimlerle de sınırlı değil; Vogue’un sitesinde yayınladığı ‘Vogue’s Guide to Skiing‘ yani “Vogue’un Kayak Rehberi” bu bağlantıyı bir kere daha pekiştiriyor.
Peki günümüzde kayak modası nereye gidiyor ve moda dünyası gelecekte de kayak sporundan faydalanmaya devam edecek mi? Bu soruya kesin bir yanıt vermek imkansız olsa da tıpkı teniste olduğu gibi moda dünyasının kayağı çok sevdiğini ve bırakmaya niyeti olmadığını düşünüyoruz.
Bilgilendirici olduğu kadar eğlendirici bir yazı olmuş. Sayenizde konuyla ilgili birçok yeni bilgi sahibi oldum. Elinize sağlık Eda hanım.