1858 İngiliz tasarımcı Charles Worth, Paris’te haute couture evini açarak, ilk couturier olur. Tasarımlarını canlı modeller üzerinde sergileyerek her yıl yeni bir koleksiyon sunan ilk tasarımcıdır.
1861 Milano’da 1861 yılında tasarlanan ve 1865-1877 arasında inşa edilen Galleria Vittorio Emanuele dünyanın en eski alışveriş merkezlerinden sayılıyor.
1868 Federation Francaise de la couture kuruldu. 1910’da da ChambreSyndicale de la Couture Parisienne kuruldu. Bu kurum hala Paris’in haute couture’deki yıkılmaz pozisyonunu koruyan kurumdur.
1884 Ressam John Singer Sargent’in Madame X tablosu Paris’te sergilenir ve skandala neden olur. Madame X (Virginie Gautreau) zamanına göre çok cesurca resmedilmişti. Tabloda elbisesinin bir askısı omzundan düşerken makyajı da döneme göre oldukça belirgindi. Bu skandalın ardından elbise askısını silip yeniden resmeden ve Paris’ten kaçan ressam Singer belki de moda tarihini en çok etkileyen tablolardan birini yarattığını bilmiyordu. Tablo Metropolitan Museum of Art tarafından 1916’da satın alındı.
1885 Oscar Wilde “Philosophy of Dress”i yazar. Oscar Wilde estetik, güzellik ve moda üzerine görüşleriyle ve kendi stiliyle döneme damgasını vurdu.
Moda dayanması o kadar zor bir çirkinlik ki, altı ayda bir değiştirilmesi gerekiyor.
Oscar Wilde
1886 California’da Levi Strauss iki atın çektiği kot pantolon logosunu tasarlar. Madende çalışan işçiler için Levi Strauss tarafından tasarlanan bu pantolon yıllar sonra moda dünyasının en çok giyilen parçalarından olacaktır.
1903 Worth’un yanında çalışarak yetişen genç Paul Poiret geniş kesimli, kare biçimli bir kimonoyu andıran “Confucius” paltoyu tasarlar. Dönemin modasına tamamen zıt olan bu rahat giysi Poiret’nin kariyerinin başlamasına vesile olur.
1906 Paul Poiret kendi moda evini kurar, daha düz bir kadın silüetini empoze eden Poiret rus balesinden ilham alarak harem pantolonlarını yeniden yorumlar. Poiret tasarımlarında renkli kumaşlar, desenler ve oryantal baskılar kullanır. Aynı zamanda bir moda tasarımcısının yarattığı ilk parfüm de Poiret’ye aittir.
1908 Poiret satış amaçlı katalog kullanan ilk couture tasarımcısı olur
1909 Mariano Fortuny atölyesinde Delphos model elbisesini üretir. Delphos ipek kumaşa elle yapılan 400den fazla pliseden oluşuyor.
Conde Nast yayıncılık Vogue dergisinin ilk sayısını Amerika’da yayınlar. Vogue’un ardından da Harpers Bazaar katılır. Vogue, günümüzde hala dünyanın en çok satan moda dergisidir.
1910 Chambre Syndicale de la Couture Parisienne kurulur. Halen aktif olan bu dernek couturier işçiliğini ve haute couture standartlarını korumak için çalışır.
1912 Fransız tasarımcı Madeleine Vionnet, Paris’te moda evini kurarak verev kesimi kullanan ilk couturier olur. Vionnet, Paul Poiret ve Coco Chanel ile birlikte korseye ilk karşı çıkan tasarımcılardandır.
1914-1918 yılları arasında 1.Dünya Savaşıyla birlikte çalışmak zorunda kalan kadınlar etek ve ceket ikilisini giymeye başlar. Profesyonel hayata katılan, özgürleşen, araba kullanan ve spor yapan kadınlar vardır artık.
1920’ler
Vogue dergisinin popülerliğinin artmasıyla birlikte moda fotoğrafçılığı gelişmeye başlar. 20’li yılların sonunda Cecil Beaton ve Horst P. Horst gibi fotoğrafçılar Vogue’da boy göstermeye başlarlar.
Kadınlar gittikçe daha çok sporla ilgilenmeye başlar, bu ilgi rahat ve spor giyimin gelişmesine yönelik önemli adımların atılmasında etkili olur.
Dönemin en önemli akımlarından biri ‘Flapper’ akımıdır. Coco Chanel ve Jean Patou gibi tasarımcılar dönemin modern kadınlarını daha erkeksi bir silüete büründürür; ‘The Garçonne Look’ ortaya çıkar. Modada kum saati silüeti yerine daha androjen, kıvrımsız bir silüet hakim olur.
Coco Chanel moda dünyasında gittikçe daha çok söz sahibi olmaya devam eder. Zaman içersinde küçük siyah elbise, etek-ceket tayyörleri, inci kolyeler, jarse kazaklar gibi moda dünyasına bir çok yenilik katan Chanel bu dönemi şekillendirecektir.
20’li yıllarda moda ve sanat hiç olmadığı kadar kenetlenirler. Sürrealizm, fütürizm, L’Art déco (Arts Décoratifs kısaltması) ev dekorasyonundan giyime ve sanata, her yönüyle tamamlanan bir yaşam stili yaratırlar.Futurizm 1920’lerde İtalyan modasını da etkisi altına alır. Paris’te Schiaparelli ve Chanel Sürrealist ve Cubistlerle etkileşim içindedir.
1921 Guccio Gucci deri aksesuarlar ve seyahat çantaları ürettiği markası Gucci’yi kurar.
1927 Elsa Schiaparelli ilk butiğini açar. Schiaparelli, Salvador Dali gibi sürrealist sanatçılarla işbirliği yaparak dönemin modasına yön verir. Giysilerde fermuarı ilk kullanan ve tarihte gördüğümüz ilk moda tasarımcısı– sanatçı işbirliğini yapan( Dali- Schiaparelli) kişidir.
1929 Wall Street’de yaşanan ekonomik çöküntü sonrası ucuz kıyafete olan talebin artması üzerine seri üretime/hazır giyime geçiş hızlanır. Büyük buhran başlar. 1930’larla birlikte fabrikalarda seri üretim artmaya başlar.
1930-1940
1930 30’lu yıllarda Amerikan sinemasının altın çağıyla birlikte moda dünyasında Joan Crawford, Marlene Dietrich gibi film yıldızlarının etkileri görülmeye başlanır. Sinema ve sinema yıldızlarının modaya etkisi önemli boyutlardadır.
1931 Gabrielle Coco Chanel Deauville’de ilk butiğini açar.
1933 Tenisçi Rene Lacoste krokodil amblemi koyduğu polo t-shirtleriyle moda dünyasına girer. Lacoste, tarihte ilk defa kendi logosunu tasarımı üstünde uygulayan marka olur.
1935 DuPont fabrikasında ilk naylon örneği üretilir. 60’lı yıllarda ön plana çıkacak olan naylon bu şekilde endüstrileşme serüvenine başlar.
1937 Cristobal Balenciaga Paris’te butik açar
1939- 40 2. Dünya savaşı başlar. Paris’in işgaliyle bir çok couturier işlerini durdurmak zorunda kalır. Almanya Paris’teki modacılara Berlin’e taşınmaları için baskı yaparken, Avrupa’ya seyahat edemeyen satın almacılar Amerika’da kendi moda ürünlerini üretmek için kolları sıvarlar.
2. Dünya Savaşının başlamasıyla işgal altındaki Paris’e gidemeyen Amerikalı satın almacılar sayesinde Amerika’lı moda tasarımcıları çıkış yapmaya başlar ve Amerika’da seri imalata geçilir. Fransız couture’ü yerine Claire McCardell gibi Amerikan tasarımcılar, daha rahat, spor giyime ve günlük giyime yönelik kıyafetler tasarlarlar. Böylece Amerikan stili kendini göstermeye başlar.
Savaş dönemi Avrupa’nın pek çok yerinde kumaş kısıtlamaları nedeniyle moda rasyonel ve karamsar bir hal alır, kadınların iş gücünde olması nedeniyle pratik, maskülen tasarımlar ve ucuz kumaşlar kullanılır. Malzeme kıtlığı “Make Do and Mend” akımını ortaya çıkarır.
1941 İlk ticari polyester (terylene) üretilir. DuPont 1946 yılında polyesterin yasal haklarını satın alır. Sonrasını biliyoruz..
1943 New York moda haftası başlar.
1945 Savaş sonrası Paris’te modanın yeniden doğuşunu müjdelemek ve Paris’li haute couture evlerinin hünerlerini sergilemek amacıyla bir gezici moda tiyatrosu olan Théâtre de la mode dünya turuna başlar. Bu tiyatroda ünlü Paris couture tasarımcılarının kreasyonları minyatür modellere giydirilmiştir. Modeller aksesuarlar dahil olmak üzere mükemmel bir şekilde hazırlanır ve Paris modasını tanıtmak için dünya turuna çıkarlar. Sonbahar Kış 2020-21 koleksiyonunda Maria Grazia Chiuri minyatürlerden oluşan bir koleksiyonla bu tarihi olayı kutlamış ve ustası Christian Dior’a saygı duruşunda bulunmuştur.
1946 5 Temmuz 1946’da Fransız tasarımcı Louis Réard Paris’in ünlü Molitor havuzunda ilk iki parça mayoyu (bikini) dünyaya tanıtır.
1947 Savaş ve savaş dönemi kısıtlamalarının bitmesiyle Christian Dior “New Look”u tanıtır. Savaş sonrası Paris’i yeniden canlandıran Dior, bol miktarda kumaş kullanarak kum saati silüetiyle oluşturduğu yeni moda akımı moda dünyasında köklü değişikliklere neden olur. 1800’lü yılların silüetlerinden referanslar alan Dior korseleri canlandırır. Kadınları yeniden dar silüetler içine sokan Christian Dior beğeniler kadar eleştirilere de maruz kalır.
1950’LER
1951 Marlon Brando, aslında fanila gibi bir çeşit erkek iç giyim parçası olan t-shirtleri dışarıda giyerek, bugünkü t-shirt kavramının doğmasına sebep olur.
Edwardian tarzı bir stil ve rock’n roll müziğin birleştiği İngiltere’de Teddy boys alt kültürü oluşur.
1954 Christobal Balenciaga bele oturan, volümlü etekli silüeti ve İspanyol ilhamlı bolero ceketleri ile 50’li yılların vazgeçilmez isimlerinden olur.
1955 Londra’da Kings Road’da butiği Bazaar’ın kapılarını açan Mary Quant, moda dünyasına birçok yenilik getirir. Gençleri modanın odak noktası yapıp, modayı bir iletişim aracı olarak kullanmayı bilen Quant, mini eteğin yaygınlaşmasında da etkili olmuştur. Mini eteği Quant mı Courreges mi icat etti sorusu modanın en tartışmalı konularından biridir.
1957 Christian Dior’un vefatıyla genç Yves Saint Laurent onun yerine Dior’un başına geçer
1958 Lycranın icadı
50’lerin sonu 60’ların başıyla birlikte moda dünyası gençlik ve alt kültürlerin etkisi altında kalmaya başlar. James Dean ve Marlon Brando gibi aktörler isyan, deri ceket, denim pantolon gibi öğeleri moda dünyasına getirirler.
1960’lar
Londra moda dünyasında öne çıkmaya başlar. Beatles ve rock’n roll alt kültürlerinin etkisiyle Londra sokak modasının öncü şehirlerinden olur.
1960 Pierre Cardin adını birçok farklı ürüne lisans çıkaran ilk marka olur aynı zamanda da ilk hazır giyim koleksiyonunu oluşturur.
1962 Dior moda evinden ayrılan Yves Saint Laurent Paris’te ilk koleksiyonunu sunar. YSL 1966 yılında hazır giyim koleksiyonu çıkarır ve Saint Laurent Rive Gauche butiğini açar.
1964 Uzay çağından ilham alan André Courrèges, geometrik desenler ve kesimlerin kullanıldığı koleksiyonunu çıkarır. 1969’da aya ayak basılmasıyla birlikte ay ve uzay teması güçlenerek modayı etkileyecektir.
1965 Yves Saint Laurent en ünlü tasarımlarından biri olan Mondrian Dress’i tasarlar. Karl Lagerfeld Fendi’nin kreatif direktörü olur.
1966 Yves Saint Laurent kadınlar için Le Smoking’i tanıtır. Türkçede “smokin” olarak andığımız bu ceket-pantalondan oluşan takım, ingilizcede ise “tuxedo” olarak biliniyor.
Tüketim topluluğu ve pop kültürden ilhamla oluşan Pop Art akımı sanatta olduğu kadar moda dünyasında da etkili olmaya başlar.
16 yaşındaki model Lesley Hornby takma adıyla Twiggy moda dünyasında yeniden zayıf, cinsiyetsiz, çocuksu ve kıvrımsız bir görünümü popüler yapar. Twiggy 60’ların ve tüm zamanın en çok tanınan moda ikonlarından olur.
1967 İtalya’nın moda başkenti olan Floransa’nın yerini Milano’ya devretmesine neden olan olay gerçekleşir. Missoni defilesinde Ottavio ve Rosita Missoni defileden dakikalar önce mankenlerin iç çamaşırlarının göründüğünü farkederler. Fakat artık üstlerini değiştirmek için çok geçtir. Mankenler bu şekilde defile yapınca bu cesur fikir basın ve satın almacılar tarafından heyecanla karşılanır. Fakat Missoni bir sonraki sene Palazzo Pitti’de moda haftasına davet edilmez. Bunun üzerine Ottavio ve Rosita Milano’da kendi defilelerini yapmaya karar verirler. Diğer Milano’lu tasarımcılar da onları takip edince Milano Moda Haftası Floransa’nın yerini alır.
1968 Amerika’da Calvin Klein lüks kumaşlardan rahat, günlük kıyafetler yaratarak çıkış yapar. Aynı dönemler de Ralph Lauren’de kendi erkek giyim koleksiyonunu çıkarır. Daha sonraları kadın giyim koleksiyonuna da giren Lauren preppy look dediğimiz kolejli stilinin öncülerinden olur.
Vietnam savaşıyla birlikte savaşı protesto eden gençler hippie akımını başlatır. Tüketim topluluğunu reddedip, çevre sorunları ve dünya barışıyla ilgilenen hippieler hem döneme ilham veren altkültürlerden olmuşlardır hem de halen etnik tarzlarıyla günümüz modasına ilham vermektedirler.
Mods altkültürü İngiltere’de ortaya çıkar. Mods akımı Teddy Boys’un devamı niteliğindedir. “Mod” modern kelimesinin kısaltması olarak kullanılır ve dönemin varlıklı, modaya meraklı, eşitliği önemseyen gençleri arasında yayılır. Mods’lar androjen bir tarzı benimserler. Modayı kullanarak bağımsızlık ve özgürlük temasını savunurlar.
1970’LER
60’lardan 70’lere geçerken hazır giyim git gide daha ulaşılır oluyordu. Sentetik kumaşların kullanımı modayı daha ucuz hale getirmişti. Bu dönemde hippie etkisi hala devam ederken, disco akımı, gece klübü estetiği ve 80lere yaklaşırken atletik giyim etkili oldu.
Moda şehirleri arasında etkisi daha kısıtlı olan Milano, 70’lerin başında yeni hazır giyim ve tekstil başkenti haline geldi. Genç ve yetenekli tasarımcılar yetiştirmeye başladı. Bunlardan biri ”Genny” markası için tasarım yapan Gianni Versace diğeri de aslında görsel düzenlemeci olarak iş hayatına atılan Giorgio Armani idi. Milano İtalya’nın diğer şehirlerine göre hem yetenek hem de altyapısıyla öne çıktı.
1973 Paris’te 1700’lerin başından beri couture sunumları gerçekleşse de kabul edilen ilk resmi Paris Moda Haftası Ekim 1973’te yapıldı. The Battle of Versailles olarak bilinen bu etkinlik Versailles sarayının renovasyonu için bağış toplamak amacıyla düzenlenmişti. Defileye Amerikalı ve Fransız tasarımcılar katılmış ve kreasyonlarını yarıştırmışlardı. Netflix’deki Halston belgeselinde bu etkinlikten kesitler görüyoruz.
1971 The Rolling Stones’un solisti Mick Jagger’ın Bianca Jagger ile tanışması ve ikilinin evlenmesinin ardından tüm zamanların en önemli stil ikonu çiftlerinden biri oluştu.
Bianca Jagger dönemin en önemli akımlarını etkilerken, Studio 54’le ve tasarımcı Halston’la özdeşleşen bir stil ikonu haline geldi. Evlilikleri 1978’de bitse de bu ikili moda tarihine damgalarını vurdu.
Glam akımı ve alt kültürüyle birlikte Mick Jagger, David Bowie, Marc Bolan gibi isimler gibi dönemin rock isimleri parlak kumaşlar, makyajlar, tüyler ve feminen bir çok öğeyi kullanarak 20. yüzyıldaki maskülenlik kavramını sorgulatmaya başladılar.
1974 Giorgio Armani kendi adıyla ilk defilesini Floransa’da Palazzo Pitti’de yapar. 1975’te erkek koleksiyonuyla başlayarak 1976’da kadın koleksiyonunu sunar. Armani hem gözleri Milano’nun üzerine çevirir hem de italyan terziliği ve işçiliğini dünyaya tanıtır. 1980’de American Gigolo filminde Richard Gere’i giydirerek Hollywood’a başarılı bir giriş yapar.
1970lerin ortasında Londra’da punk akımı başgösterir. Dönemin ekonomik burhanının gençlerde yol açtığı bunalım ve gerginliğe bir tepki olarak doğan Punk aslında bir çeşit gençlik protesto akımıdır.
1974 Vivienne Westwood ve Malcolm McLaren’in Londra’da birlikte açtığı SEX adlı mağaza Punk akımının öncüsü olur. Punk stili dar siyah pantolon, siyah deri ceket ve Doctor Martins botlarla simgelenir. Giysiler yırtık veya iğneler, zımbalarla süslenmiştir. Slogan tişörtler çok modadır. Bu dönemde The Sex Pistols punk modasını popüler kılar ve hayranlarının evlerinde kendi giysilerini yaratmasına neden olur.
Punk’ın dağılmasıyla birlikte Londra’da New Romantics alt kültürü oluşmaya başlar. Eski punkçıların, bu akımın anarşik ruhundan sıkılıp daha teatral kostümlere ve renkli makyajlarala birleşen New Romantics, David Bowie gibi isimlerin üzerinde odaklanır.
1980’ler
1980 Azzedine Alaia ilk hazır giyim koleksiyonunu sunar. 802li yıllara damgasını vuracak olan tasarımcı vücudu saran, dar kalıplı elbiseleri ve örgü kumaşları kullanmaktaki başarısıyla öne çıkar. Alaia müşterileri arasında Naomi Campbell, Madonna, Rihanna, Lady Gaga, Michelle Obama gibi isimler vardı.
1981 Moda dünyasında gözler Japon tasarımcılara çevrilir. Yohji Yamamoto ve Rei Kawakubo gibi tasarımcılar avant-garde tasarımlarıyla Paris’te çıkış yaparlar. Kenzo Takada 1970’lerden beri tanınan bir tasarımcıydı ama yeni jenerasyonun gelmesiyle Japon stili Paris’i etkisi altına aldı.
Belçika’da Antwerp şehri moda dünyasında yükselişe geçer. Şehirdeki Royal Academy of Fine Arts’ın mezunlarından Dries Van Noten, Dirk Bikkembergs ve Ann Demeulemeester gibi tasarımcıların içinde bulunduğu ünlü Antwerp Altılısı ve Martin Margiela moda dünyasına yeni bir soluk getirir.
1983 British Fashion Council kurulur. Karl Lagerfeld Chanel’in kreatif direktörü olur. Lagerfeld göreve geldiği ilk sene markanın satışlarını artırmayı başarır.
1984 Katherine Hamnett ‘Choose Life’ isimli t-shirt koleksiyonunu çıkararak moda dünyasında slogan t-shirtleri kullanmaya başlar. Hamnett’in oluşturduğu tshirt koleksiyonunda çevre sorunlarından dünya barışına kadar pek çok konuya değinilir. Londra moda haftası başlar.
Aynı tarihlerde Donna Karan, modern Amerikan kadınından ilham aldığı pratik tasarımlarıyla moda dünyasına girer.
1985 Sicilya kültürü ve feminenliği birleştiren Dolce& Gabbana ilk koleksiyonunu sunar.
1987 Christian Lacroix Paris’te couture evini kurar
1988 Anna Wintour Amerikan Vogue’un editörü olur
1989 Prada kadın giyim koleksiyonunu satışa sunar
1990’lar
Supermodel kavramının doğduğu dönemdir. Cindy Crawford, Kate Moss, Naomi Campbel, Linda Evangelista gibi isimler giysilerin önüne geçerek ikonlaşırlar, tasarımcılarla işbirlikleri yapmaya başlarlar.
10.000 dolardan aza sabah yatağımdan kalkmam.
Linda Evangelista
1991 – Rifat Ozbek New Age koleksiyonunu sunar. Dönemin abartılı moda akımları düşünüldüğünde Özbek’in koleksiyonu bir nevi anti-moda akımıdır. Beyaz, sakin bir koleksiyonla spiritüelliğe çağrı yapar. Spor giyimi yorumlar ve sokak stilinden ilham alır. Rıfat Özbek dönemin ruhunu (zeitgeist) çok iyi okuduğu için alkışlanır.
Aynı dönemde Nirvana “Smells Like Teen Spirit” single albümünü çıkarır ve“grunge” etkisi başlar. 2019 yılında Kurt Cobain’in MTV Unplugged konserinde giydiği hırka 334.000 dolara satıldı.
1992 Central Saint Martins’den mezun olan Alexander McQueen kendi markasıyla moda dünyasına giriş yapar.
1994 Tom Ford, Gucci’nin başına geçerek Gucci’yi moda dünyasının en etkili markalarından biri yapar.
1995 1993’te Central Saint Martins’de mezuniyet koleksiyonunu sunan Hussein Chalayan 1995’te bir tasarım ödülü alarak kendi adı altında ilk koleksiyonunu hazırlar. İlk defilesinde manken olarak Björk’ü giydiren Chalayan bu başlangıcın ardından moda ve teknolojinin birleştiği başarılı koleksiyonlar yapmaya başlar.
1996 John Galliano, Dior’un başına geçer.
1997 Fendi Baguette modelini piyasaya sürer. Baguette “it bag” kavramının ilklerinden biridir.
Gianni Versace Miami’deki evinin önünde öldürülür. Donatella Versace onun yerine Versace’nin başına geçer.
1998 Helmut Lang koleksiyonunu bir defile yerine websitesinde yayınladığı bir dijital showla sundu. İlk defa bir defile online yapılmış oldu.
1999 İlk online moda dergisi Ntouch London College of Fashion tarafından kuruldu
2000 Natalie Massenet ailesinin ve arkadaşlarının yardımıyla lüks moda e-ticaret sitesi Net-a-porter‘yi kurdu.
Moda Tarihinin Katmanları: Zaman tüneli tarzındaki yazılar, genellikle moda dünyasındaki belirleyici dönemleri gösterir. Örneğin, Viktorya dönemindeki katı kurallardan, 1920’lerin özgürleştirici moda anlayışına, oradan da günümüzün hızlı moda anlayışına kadar uzanan bir çizgide ilerler. Moda, her dönemde toplumsal ve kültürel değişimlerin yansıması olmuştur.
Trendlerin Döngüsel Doğası: Moda zaman tüneli, aynı zamanda trendlerin nasıl tekrar ettiğini gösterebilir. Vintage tarzların yeniden popüler hale gelmesi, eski moda akımlarının modernize edilerek bugüne uyarlanması, moda dünyasında sıkça görülen bir olgudur. Bu, zamanın ruhuna göre eski trendlerin yeniden canlanmasını anlatabilir.
Teknoloji ve Sürdürülebilirlik: Zaman tüneli, teknolojinin ve sürdürülebilirlik kavramının moda üzerindeki etkilerini de gösterebilir. Özellikle son yıllarda, moda teknolojisi ile üretilen sürdürülebilir kumaşlar, 3D baskı ile yapılan tasarımlar ve çevre dostu üretim yöntemleri moda dünyasında önemli bir yer edinmiştir.
Moda İkonları ve Akımlar: Moda zaman tünelinde, dönemleri şekillendiren ikonlar ve akımların da yer alması muhtemeldir. Coco Chanel’in klasik çizgileri, Yves Saint Laurent’in güçlü tasarımları ya da 1990’ların minimalist stilinin bugün bile etkisini sürdürmesi gibi detaylar, moda tarihini daha canlı bir hale getirir.