Paris’te İki Müze Gezisi: Musee Yves Saint Laurent, Musee des Arts Decoratifs

YSL müzesi girişi

Küçük ama etkileyici, Paris’te 2017 yılında açılan YSL müzesi için en doğru kelimeler bunlar olur. Şu an müze olarak kullanılan bina, 1974 – 2002 yılları arasında Yves Saint Laurent Haute Couture evinin atölyesiydi.

Müzeyi ziyaret etmeden önce beklentilerinizi gözden geçirmenizde fayda var. Yves’in bugüne kadar tasarladığı ikonik parçaları tek tek inceleyeceğinizi zannediyorsanız, maalesef yanılıyorsunuz. Fakat bu müzenin yetersiz olduğu anlamına gelmiyor. Müze, markanın ikonik tasarımlarından ziyade yaratıcı tasarım süreci üzerinde duruyor. İlk katta markanın mini bir tarihçesi ve Yves’in çizimleri ile kıyafet/ ayakkabı/aksesuar kalıpları yer alıyor.

Moda tasarım öğrencilerinin hayatlarının vazgeçilmez bir parçası olan ‘toile’ ise müzede önemli bir yer oluşturuyor. ‘Toile’ tasarımın esas kumaşla dikilmeden önce amerikan bezi veya benzeri bir kumaş ile yapılan prototipi. ‘Toile’ daki amaç kıyafetin dikişi, kesimi ve fittinginde bir sorun var mı diye kontrol etmek. Bu sayede kullanacağınız esas kumaşı boşa harcamadan fitting yapabiliyorsunuz. Müzedekiler görebileceğimiz en etkileyici toile örneklerinden; çoğu parçaya düğmeler, süslemeler bile eklenmiş. Günümüzde fast-fashion’da yer almayan toile çalışması lüks moda evlerinde hala devam etmekte.

Müzenin üst katı ise tüm ilginin yoğunlaştığı yere açılıyor- Yves Saint Laurent’in atölyesine. Yves’in atölyesi saatlerinizi geçirmek isteyeceğiniz bir yer. Gerçek bir tasarımcı sığınağı. Çeşit çeşit kumaşlar, kitaplar, çizimler, incik boncuk, ilham veren objeler… Odadaki herşeyi tek tek inceleyesiniz geliyor; stüdyodayken adeta YSL’nin zihninin içine giriyorsunuz.

Yves’in yaratıcılığını ve tasarım/üretim sürecini öğrenebileceğiniz müzede sınırlı sayıda da olsa ikonik tasarımlar sergileniyor. Bunlardan en dikkat çekeni 1988 yılında Van Gogh’u anmak için tasarladığı ayçiçekleri ceketi.

Shocking! The Surreal World of Elsa Schiaparelli

Paris’te bulunan Musee des Arts Decoratifs, moda sergileri açısından gerçek bir vaha. 2017 yılında Dior sergisini ziyaret ettiğim bu müze, 10 Temmuz- 22 Ocak 2023 tarihleri arasında moda dünyasının sıradışı bir ismine ev sahipliği yapıyor- ‘Shocking! The Surreal World of Elsa Schiaparelli’. Sergi, 1930’lu yıllara sürrealist kimliğiyle damgasını vuran Elsa Schiaparelli’nin bugüne kadar yapılan en büyük retrospektifi.

 

Sergiye sadece Elsa Schiaparelli’nin tasarımları olarak bakmak yanlış olur; Elsa’nın içinde bulunduğu dönem, ilham kaynakları ve sürrealizm akımı detaylı olarak işleniyor. Sürrealizm Picasso, Salvador Dali, Man Ray, Jean Cocteau, Marcel Duchamp gibi dönemin çağdaşlarının bakış açısıyla inceleniyor. Andre Breton’un sürrealizm manifestosu, Dali ve Picasso’nun tabloları ve dönemin sürrealist fotoğrafçılarının çalışmalarıyla sergi alışılagelen bir moda sergisinin dışına çıkarak bir akıma tanıklık ediyor. Ne de olsa Elsa’yı anlamamız için önce dönemin içinde bulunduğu atmosferi anlamamız gerekiyor.

 

Sol- Picasso’nun bu tablosundaki ceket Elsa Schiaparelli tasarımıdır.
Sağ- Dali’nin sürrealizm akımını benimsediği resim sanatı dışındaki çalışmalarından biri

Italyan kökenli olan Elsa, Paris’e 1920’li yıllarda geldiğinde sıradışı şeyler yapmak hali hazırda zihninde var. Dönemin ünlü tasarımcılarından ve arkadaşı olan Paul Poiret’nin de desteğiyle ilk dönemleri kendi tasarımlarını freelance modaevlerine satmasıyla başlar. Elsa’nın dönüm noktası ise 1927 yılında kendi adını taşıyan moda evini kurmasıdır, böylece kendi vizyonunu daha rahat bir şekilde şekillendirebilecektir. Elsa için her koleksiyonunun bir teması var; zodyak koleksiyonu, sirk koleksiyonu, kelebek koleksiyonu gibi.

Sol -Kelebek koleksiyonu
Sağ- Sirk koleksiyonu

Sergiye ismini veren ‘Shocking Pink’ ise 1930’larda Elsa’nın aynı adlı parfümüyle birlikte ortaya çıkıyor. Elsa’nın tanımlamasıyla shocking pink  canlı, imkansız, cüretkar, göz alıcı ve hayat verici bir renk. Moda tarihinin ikonik elbiselerinden Salvador Dali ile işbirliği yaptığı The Lobster Dress ve The Tears Dress de sergide yerini alan parçalardan.

Sergide Elsa tasarımlı kıyafetler kadar pek çok farklı aksesuar ve obje de var. Elsa ve Dali imzalı tırnaklı eldivenler, çılgın düğmeler, birbirinden yaratıcı parfüm şişeleri ve 2022 yılında bile görenleri şaşırtmayı başaran sıradışı küpeler.

Sol-Elsa ve Salvador Dali işbirliğinin parçası olan eldivenler.
Sağ- Elsa tasarımı küpeler

Sergiyi gezerken Elsa’nın zamanın ne kadar ötesinde olduğunu ve tasarımcı kimliğinin ötesinde sanatçı kimliği taşıdığını farkediyorsunuz. 2015 yılında tekrardan canlandırılan Elsa Schiaparelli markasının ( Ölü markaları canlandırmak yazısına göz atın) güncel tasarımları da sergide yer alıyor. Ayrı bir sergi odası açmak yerine eski koleksiyonların içine serpiştirilen güncel tasarımlar sergiyle ahenk içinde; hiçbir parça öbüründen sırıtmıyor; bu da markanın geçmişiyle ne kadar uyum içinde olduğunu gözler önüne seriyor.

Sol -Markanın güncel tasarımları arasında belki de en ikoniklerinden 2021 yılında Bella Hadid tarafından Cannes Film festivalinde giyilen parça da sergide.

Paris’e yolunuz düşerse mutlaka Musee des Arts Decoratifs’te Ocak 2023’e kadar devam eden Shocking! Elsa Schiaparelli’nin Sürrealist Dünyası sergisini ziyaret edin.

Eda Binark

Istanbul doğumluyum.Nişantaşı Işık Lisesi'nin ardından lisans eğitimimi London College of Fashion’da Fashion Design& Development bölümünde tamamladım. Istanbul'a dönüp bir sene Vakko’da satın alma ve merchandising asistanlığı yaptıktan sonra Londra’ya geri dönüp yine LCF'de Moda Yönetimi ve Stratejik Moda Pazarlaması yüksek lisansı yaptım. Mayıs 2016'dan beri Moda Kariyeri’nde içerik editörüyüm.

Henüz Yorum Yok

Cevap Bırak

E-Posta adresiniz yayımlanmayacak.