Her ne kadar çevrimiçi kanallar ve online alışveriş oyunun kurallarını sonsuza kadar değiştirse de, mağazalar ve mağazacılık hala ölmedi. Hala alışveriş merkezlerini ziyaret ediyor, hala “window shopping” denen vitrin göz süzmelerini yapıyoruz. Bu alandaki bilimsel araştırmaların da sonu gelmiyor. Son yayınlanan bir makale oldukça ilginç**:
“Kendine güveni düşük olan insanlar, çekici vitrin mankenleri kullanımına negatif yaklaşıyor ve bu marka/mağazadan soğuyor.”
Daha da ilginci, bu tepkiyi kadınlar kadar erkeklerin de vermesi. Yani erkekler bile kadınlar gibi, güzel ve ideal bir manken gördüklerinde, eğer o gün kendilerine güvenleri düşükse, bunun saçma bir güzellik ve estetik ideali olduğunu düşünüyor ve bu dayatmaya negatif tepki veriyormuş.
Makalenin devamı daha da ilginç. Peki ne yapılabilir?
“Sadece üst beden, sadece kafa, veya başı olmayan – yani mükemmel olmayan – mankenlerin kullanımı, bu negatif tepkileri önlüyor.”
Sizce de gittikçe yaygınlaşan, abuk subuk vitrin mankenleri kullanımı, bu öngörünün ve trendin bir parçası değil mi? Örneğin Harvey Nichols’ün yamuk yumuk mankenleri? Bahar Candan eğilişi diye eleştirilen bu figürler belli ki müşterileri doğru tanıyan bir ekibin işi.
Kreatif Direktör Gülşah Gürcan‘a da sorduk. Vitrin tasarımında yeni bir akım mı var?
Öncelikle her dönem yenilenmek ve şaşırtmak istiyoruz. Teknoloji herşeyi daha hızlı öğrenmemizi, tüketmemizi sağlıyor ama bu sayede geleneksel olanlar daha değerli hale geliyor. Bunun özellikle window shopping ve geleneksel mağazacılık kavramları için geçerli olduğunu ben de düşünüyorum.
Vitrin mankenleri de 1920’lerde daha sert ifadeliyken sonraları daha modern ve elegan olmaya başladılar. Son dönemlerde ise daha büyük ve olağandışı formlarda olabiliyorlar. Elbette bu durum genel trendler çerçevesinde değişiyor, hatta hayatımızda rol model edinmemiz istenilen karakterler için bile böyle, mesela Kim Kardashian güzelliği.
Özetle güzellik kavramları da değişiyor. Ama ben en çok herşeyi çok hızlı tükettiğimiz için, görüşmemişi göstermek istediğimiz için bunları yaptığımızı düşünüyorum. Yani, yeter bunlardan sıkıldık, bir sonrakine geçelim diyoruz. Belki günün sonunda şöyle düşünmek gerekiyor, tek bir güzellik kavramı ya da anlayışı yok ve bunun yansımalarını sektörde daha çok görmeye başladık.